31 Ekim 2014 Cuma

Tarihsel Metaforlar ve Mitsel Gerçeklikler


Bugünün getirisi de bu kitap oldu.Dün aksam flamenko dersinden çıktığımda uğradığım Pandora'da dikkatimi cekmemisti; meğer dün de varmış ama vitrine bugün koymuslar, kaçmadı tabii :) Yorgunluktan ve hastalıktan kolumu kaldıracak halde değildim aslında ama ilahî bir dürtmeyle ölü bedenimi oraya doğru sürükledigimde ödüllendirildim işte :D

Sahlins giriş bölümünde (s. 13), diyor ki:

"Yapısal antropoloji ikili bir karşıtlık üzerine kuruldu ve bu karşıtlık sonradan onun alameti farikası oldu: tarihe radikal bir karşıtlık. Saussure'ün bir bilimsel nesne olarak dil modelinden hareket eden yapısalcılık, bu modelin yaptığı gibi, olay karşısında sisteme ve artsüremlilik karşısında eşsüremliliğe öncelik tanıdı. Yapısal analiz de, Saussure'cü dil ve söz ayrımına koşut şekilde, bireysel eylemi ve dünyevi pratiği -yerleşik sistemin yansımasını ve "uygulanması"nı temsil ettikleri durumlar sayılmazsa- dışlıyor gibiydi. Bu çalışmada, esas itibariyle somut örneklerle göstererek şu düşünceyi ileri süreceğim: Bütün bu kaygılar gerçekten gereksizdir ve tarihte yapılar tespit edilebileceği gibi, yapılarda da tarih tespit edilebilir." (İtalikler bana ait.)

Hay ağzın bal yesin Sahlins gibi senin! Yapıları herhalde yapısalcılar uydurmuyor; yapısalcılığın eleştirilerinde birey de birey diye tutturanlar, özellikle de arkeolojide, artsüremliliği ve bireyin katkısını kalıntılarda nasıl görebilirsiniz? Hatta kalıntılarda neyi ne kadar görebiliyoruz?

Okumaya devam edeyim bakalım. İçim umutla dolu olarak :)


Hahahah son bir not, epigrafa bakınız:

"Tarihe yapıları yapısalcılar yerleştirmedi.
Jean Pouillon, Les Temps Modernes, 1966"




30 Ekim 2014 Perşembe

The Garden Seat

 The Garden Seat

Its former green is blue and thin,
And its once firm legs sink in and in;
Soon it will break down unaware,
Soon it will break down unaware.

At night when reddest flowers are black
Those who once sat thereon come back;
Quite a row of them sitting there,
Quite a row of them sitting there.

With them the seat does not break down,
Nor winter freeze them, nor floods drown,
For they are as light as upper air,
They are as light as upper air.

Thomas Hardy

Bu şiir üzerine  Seamus Heaney diyor ki (eşofmanlı Şevket Hoca gibi okunacak :)) :

"Hardy’s poem embodies a way of feeling and thinking about , the past which significantly amplifies our consciousness. It is about the ghost-life that hovers over the furniture of our lives, about the way objects can become temples of the spirit. To an imaginative person, an inherited possession like a garden seat is not just an object, an antique, an item on an inventory; rather it becomes a point of entry into a common emotional ground of memory and belonging. It can transmit the climate of a lost world and keep alive in us a domestic intimacy with realities that might otherwise have vanished. The more we are surrounded by such objects and are attentive to them, the more richly and connectedly we dwell in our own lives. Our place, our house, our furniture are present then not just as neuter backdrops but become influential and nurturing; our imagination breathes their atmosphere as rewardingly as our lungs breathe the oxygen of the air."

Vay anam vay.  Bu şiiri bir yerlerden hatırlıyor gibiyim, ama anlayıp keyfine varmak bugüne kısmetmiş. Buraya da şuradan geldim: I. Kuijt, "The Regeneration of Life..." makalesine Heaney'nin yukarıdaki paragrafının bir kısmını epigraf yapmış. Heaney kimdir, bunu neden yazmış derken çabucak Hardy'ye vardı ipin ucu.

Kaynak:

Kuijt, I.  "The Regeneration of Life: Neolithic Structures of Symbolic Remembering and Forgetting",
Current Anthropology, Vol. 49, No. 2 (April 2008), pp. 171-19.

http://www.historyireland.com/20th-century-contemporary-history/the-sense-of-the-past-by-seamus-heaney/