"Üzerine ne giyse yakışan, ağzını her açtığında herkesi hayran bırakan kimileri vardır ya. Garip bir aurası vardı herhalde. Bu aura onun yapıtını da sardı."Benjamin'in yapıtını hem bu auradan hem de onun trajik sonundan bağımsız düşünemiyorum; hatta okurken aldığım yoğun hazza hep keskin bir acı ve öfke eşlik etmiştir; hiç değişmez bu. Başyapıtını, Pasajlar'ı bitiremeyen (bitirmesine izin verilmeyen, kaçmak ve sonunda kendini öldürmek zorunda bırakılan) Benjamin'in Fransa Milli Kütüphanesi'nde kendinden geçmiş bir şekilde harıl harıl çalışan imgesi gözümün önüne geldiğinde boğazıma bir düğüm oturur, gözlerim dolar.
Hikaye Anlatıcısı metnini, numaralandırdığı bölümler halinde kurmuş Benjamin. XI. bölümü, buraya almak istiyorum. Ancak bu bölümler kendi içlerinde bütün olmakla beraber, metinden bağımsız birimler değiller, o nedenle tam olarak anlayabilmek ve zevkine varabilmek için, yazının tamamını, Benjamin'in seçme yazılarını içeren "Son Bakışta Aşk" adlı kitaptan okumalısınız.
XI.
Ölüm, hikaye anlatıcısının anlatabileceği her şeyin teminatıdır. Hikayeci, yetkisini ölümden ödünç almıştır. Başka bir deyişle, hikayeleri hep doğal tarihe gönderme yapar. Eşsiz Johann Peter Hebel'in en güzel hikayelerinden biri, bunu örnek bir biçimde dile getirir. ..."Beklenmeyen Kavuşma" adlı bu hikaye, Falun madenlerinde çalışan bir gencin nişanlanmasıyla başlar. Delikanlı düğünden önceki gece, madendeki tünelde ölür. Gelin, ölümünden sonra ona sadık kalır ve uzun bir ömür sürerek yaşlı, bilge bir kadın olur. Bir gün, terk edilmiş tünelde, demir sülfatla kaplandığı için çürümeden kalmış bir ceset bulunur ve kadın damadı tanır. Bu kavuşmadan sonra, ölüm onu da alıp götürür. Hebel bu hikayeyi anlatırken, arada geçen uzun yılları canlandırması gerektiğinde şu cümlelere başvurur: "Bu arada, bir deprem Lizbon kentini yerle bir etti, Yedi Yıl Savaşları geldi geçti, İmparator I. Franz öldü, Cizvit Tarikatı dağıtıldı, Polonya paylaşıldı, İmparatoriçe Maria Theresia öldü, Strunsee idam edildi. Amerika bağımsızlığını kazandı, Fransız ve İspanyol birleşik güçleri Cebelitarık'ı ele geçiremediler. Türkler General Stein'ı Macaristan'daki Veteraner Mağarası'na kapattılar, İmparator Joseph de öldü, İsveç kralı Gustaf Rus Finlandiyası'nı fethetti, Fransız Devrimi ve uzun savaş başladı, İmparator II. Leopold da bu dünyadan ayrıldı. Napoleon Prusya'yı ele geçirdi, İngilizler Kopenhag'ı topa tuttular, köylüler tarlalarını ekip hasatlarını topladılar. Değirmenci tahıl öğüttü, demirciler çekiç salladı, madenciler toprağın altında cevher aradılar. Ama günlerden bir gün 1809'da Falun madencileri..."
Hiçbir hikayeci anlatttıklarını doğal tarihe, Hebel'in bu kronolojide yaptığından daha fazla yedirememiştir. Dikkatle okuyun: Orada hep düzenli aralıklarla ölümü göreceksiniz; tıpkı öğlen vakti elinde tırpanı, katedral saatinin etrafını dolaşan geçit törenindeki ölüm gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.