9 Nisan 2018 Pazartesi

Hapşırık

Kitap okuyan bir genç, höarkh diye öyle şiddetli hapşırdı ki, ağzını kapadığı kolu ifrazatla doldu. Başını salladı: bir bu eksikti, yapacak bir şey yok, der gibi, ben de başka yöne çevirdim bakışımı. Biraz sonra, karşı koltuktaki kadının çocuğa kağıt mendil uzattığını gördüm. Çocuk mendili aldı, ama -kızarmasından anladığım kadarıyla- utandığından olacak, teşekkür etmedi. Niyeyse kadın güneş gözlüğü takıyordu, çocuğun kızardığını anladı mı acaba, yüz ifadesinden anlamıştır, hem ne olacak teşekkür etmemişse, acaba kadının da o yaşta çocuğu mu var diye bir yığın şeyi birkaç saniyede düşündüm. Kadınla aynı durakta indik. Benim aklıma neden çocuğa mendil uzatmak gelmedi, diye hayıflandım, birkaç adım arkasından yürürken. Mendilim var mı ki? Vardır herhalde ama bu çantanın derin dehlizlerinde kim bilir gizli saklı, korkunç ve kirli daha neler neler vardır; çok küçük bir ihtimal bulunsa bile  o mendil verilebilir bir mendil midir, diye aklımdan geçirip güldüm, kadına yürüyen merdivende yetiştiğim sırada. Solundan geçerken, "mendil uzatmanız çok ince bir davranıştı" dedim kadına. Tam da düşündüğüm gülümsemeyle baktı bana.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.