Yanımdaki kadın Zübide! Zübide! diye seslendi karşıdaki oturma sırasına doğru. Dört ya da beş yaşlarında bir kız çocuğu, annesi(?) onu arkasına yaslamaya çalıştıkça hacı yatmaz gibi eğilip bükülüyor, yılan gibi kıvrılıp, sıyrılıp yere bırakıyordu kendini. Zübide o mu, annesi mi, Zübide Zübeyde'nin değişik bir söylenişi mi acaba, diye düşündüm. Fatma örneğin, Fatoş oluyor, Fadime Fadik oluyor, hatta kimlik kartına o şekilde de yazılıyor. Ama belki bunlar da birbirinden farklı isimlerdir? Bilmiyorum, kafam karıştı. İlkokulda, Zübeyde diye bir arkadaşım var mıydı? Gözümün önüne gelen o kızın adı Zübeyde miydi? Kalın siyah örgüleri vardı, babası fırıncıydı. Her neyse, olası Zübide en sonunda bulunduğu yerden fırlayarak karşıdan onlara doğru seslenen kadına doğru koştu, kafasını kadının koltukaltına gömdü. Kadının yüzü gülüyor, çocuk da kıvranmıyordu artık, meğer uslu da durabiliyormuş.
P.S. gece uykumun arasında birden hatırladım, Züleyha'ydı arkadaşımın adı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.