22 Ekim 2015 Perşembe

Almodovar Teoremi



O kadar farklı var olma ve yaşama biçimi tanıdım ki, insan doğasında neyin ortak ve temel, neyin tali olduğunu hatta böyle sınıflandırmaların yapılıp yapılamayacağını sorgulamaya başladım artık. Hiçbir şeyin görünürdeki gibi olmaması... Bilemiyorum ya da anlayamıyorum.

Yaşlandıkça yavaş yavaş bazı şeyleri tümleyebileceğimi, en azından biraz olsun anlamlandırabileceğimi umarken yeni insanlar tanıdıkça daha çok şaşırmaya başlamak hiç beklediğim bir şey değildi. İşte tam da bu yüzden, giderek daha fazla dinginlik, daha az sosyallik, giderek daha fazla içe dönüş arıyorum, burada da devreye daha çok okumak ve daha çok yazmak isteği giriyor. İnsanları anlamaya çalışmaktan yorgunum.

Birazdan bahsedeceğim kitap, bu duygularımı hem derinleştirdi, hem de bunlara rağmen yaşamayı kolaylaştırıcı etki yaptı. Paradoksal görünüyor olabilir, ama değil.

Almodovar Teoremi'ni iki üç yıl önce yalnızca ismine bakıp almıştım. Ne arka kapak yazısını, ne yazarı hakkındaki kısa bilgiyi okumuştum.

Geçen gün tekrar ilgimi çekmesi de şu alıntı sayesinde olmuştu: "affetmek bazen affettiğine yakın olmayı kaldırmaz."

Okudum; bazı yerlerini dönüp bir daha okudum.  Bundan sonra bile, hala yazar hakkında bir şey bilmiyordum. Arka kapağı okumamıştım. Dün gece biraz bakındım, internete; bi zahmet okudum artık, arka kapağı falan da. Otobiyografikmiş meğer roman.

Magazin pornografisi beni hiç ilgilendirmedi, ilgilendirmiyor; hem belki merak edip okuyanlarınız olur, spoiler vermeyeyim.

Kısaca:

Bir kaza

Bilinen dünyanın sonu

(nefret, acı)

Koza

Yolculuklar- yer değiştirmeler

Koza

Kozadan çıkış

(güven, yaşama dönüş)

...

Bir de çok beğendiğim cümleler:

"Artık daha büyük bir hafiflik istiyorum. Keşke kütüphanemi bir kuruma bağışlayıp bavulum kadar hafif bir kalple gidebilsem! Kendimi yoksullaştırmanın bir sonraki aşaması bu olacak."

"Genel yanılsamayı yavaş yavaş oluşturan, herkesin sahip olduğunu düşündüğü bir sabitlik fikri. Dünyayı tüketen de bu. En temel şiddet. Herkes kendi sabitlenmişliğiyle konuşuyor. Sonuç olarak,senden beklenen hep aynı olman. Sen bu zinciri bilinçli bir şekilde kırdın, bense kazayla."

"Her şekilde aşırıya kaçmayı sevdim; bedenim ve ruhum başkalarının tükettiği, ender bulunan bir besinle tatmin olamıyormuş gibi. Herkesin tatmin olup durduğu yerde, ben daha ikinci soluğumu alıyordum.
- İşte Antoni yine sapıttı!"

"Sonsuzluk talep ettiğim için değil bu sözlerim, dağılıp yok olmadan önce biraz zamanım olsun yeter. Son bir kez öpüşebilecek, sevdiğim bir bedeni sımsıkı saracak, en yakın, en gizemli olana bir kere daha bakarak dünyaya dokunabilecek zaman yeter. Bu kısacık anı isterdim, stratosferi delip geçen bir füze gibi bu son mutluluğu."

Sonuç olarak:

Almodovar Teoremi = Arzunun Teoremi

Almodovar = Arzu

Further reading:

http://atlasinyuku.blogspot.com.tr/2010/07/antoni-casas-ros-ile-soylesmek.html

                                                       ............................................

Saat sabaha doğru -ne hızlı, ne yavaş- ilerliyor. Çalışma odam sessiz, serin; masam düzenli. Başından beri ait olduğum yer burasıydı. Sırtımdaki yüklerden kısa bir süre de olsa azat eden masam. Ama artık daha büyük bir hafiflik istiyorum. Keşke kütüphanemi bir yere bağışlayıp bavulum kadar hafif bir kalple gidebilsem. Kendimi yoksullaştırmanın bir sonraki aşaması kesinlikle bu olacak.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.