birkaç haftadır otobiyografiler, günlükler ve diğer ciğer röntgenleri hakkında yazmak için kafamda tilkileri koşturuyorum, ama öyle görünüyor ki yazı bir süre daha olgunlaşmayacak. bu fikre ilk Marquez'i okuduktan sonra kapılmıştım, Saroyan'la heyecanlandımdı eskiden ve sonra Ara Güler'inkiyle celallendim, yakınlarda ise Oliver Sacks'ın ve Patti Smith'in kitapları bana bu tür için bir şeyler yazmamı adeta dikte etti. du bakalım...
Patti Smith'in Çoluk Çocuk kitabından aşağıya alacağım birkaç cümle, gençken oyunculuk hakkında düşündüklerimi bire bir yansıtıyor; ailem ve arkadaşlarım oyuncu olmam konusunda beni yüreklendirirdi, ama yapabileceğime yüzde yüz inansam da Patti'yle aynı sebepten oyuncu olmayı hiç düşünmedim. bazen yöntemine inanmadığın birinin yönetimi altında, bazen inanmadığın bir metni yorumlamak. ve bunu bazen uzun zaman tekrarlamak. asla bana göre değil.
oyuncuların kendilerini adamalarına, disiplinlerine ve sabırlarına saygım sonsuz, hayranlığım derin, o başka.
"...Island'da rol almak sahneye eğilimim olduğunu gösterdi. Sahne korkum yoktu ve seyirciden tepki almak hoşuma gidiyordu. Fakat aklımın bir köşesine aktör olmadığımı yazdım. Oyuncu olmak askerlik gibiydi: daha yüce bir amaç için kendini feda etmelisin. Amaca inanman gerekiyordu. Bense, oyuncu olacak kadar kendimi teslim edememiştim."
s. 164
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.