"Rıfat ölmüş olabileceğinden şüphe ediyor. Öldü ve bunu anlamadı. Şöyle düşünüyor: Gayet mümkün, çünkü ölen hiç kimse öldüğünü anlamaz.Barış Bıçakçı
Aklında bazı anlar var. Ölüm anları. Yaşamanın yetmediği ya da tam tersine çok ağır geldiği anlar. Bu birbirinin tam zıttı anlardan birinde ölmüş olabilir. Devlet on iki yaşındaki bir çocuğu öldürdüğünde Rıfat da ölmüş olabilir. Sevgilisi kırda güzel sesiyle bir Sait Faik öyküsü okurken Rıfat oracıkta ölmüş olabilir. Belki de kitapçıyı basan polisin cop darbeleriyle ölmüştür.
Bu anları sıralamaya kalksa bütün ömrünü anlatması gerekecek.
Her neyse, Rıfat çoktan ölmüş olabileceğinden şüphe ediyor ve kendi kendine şöyle diyor: Yaşamadan ölebilirdim ama ölmeden yaşayamıyorum.
Her neyse, Rıfat çoktan ölmüş olabileceğinden şüphe ediyor ve çay demliyor. Çayını içerken bardağı bütün parmaklarıyla öyle bir kavrayışı var ki, çay molası bittikten sonra ölecek taşeron işçilere benziyor."
Seyrek Yağmur
İletişim, 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.