Özelikle de 2013 yazında Paris'te mezarını gördüğümden bu yana - mezar ve taşın hiçbir özelliği olmamasına rağmen, ama kafamda iyice somut bir yer edinmesini sağladığından mıdır bilinmez- belli aralıklarla beynimde yanıp sönen bir sıkıntı/yükümlülük sinyaline dönüştü. Şimdi yazacağım birkaç satır elbette istediğim, içime sinen bir metin olmayacak, ama en azından sonradan üzerinde çalışabileceğim bir altlık olacak. Başlamak bitirmenin yarısıdır diyelim...
Bu gece nasıl cesaret ettin derseniz, kafam iyi de ondan derim. Bir de "Paris fotoları nerede" diye aklıma düşmüştü, yukarıdaki fotoğrafı görünce es geçemedim.
Gerda Taro'nun öldüğünde 27 yaşında olduğu yazıyor her yerde. Ama mezar taşına bakacak olursak, 26 imiş. Taro, ilk kadın savaş fotoğrafçısı olarak kabul ediliyor.
Gerda bir Alman Yahudisi; Nazilere karşı sol gruplar içinde yer almış ve 1933'te, anti Nazi propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklanmış ve sonrasında tüm ailesiyle birlikte sınır dışı edilmiş, ama farklı yerlere. Bu tarihten sonra ailesini bir daha görememiş.
1934'te Paris'e geçen, ve o zamanlar adı Andre Friedman olan Capa ile tanışan ve birlikte çalışmaya başlayan Taro, oldukça verimli bir ortaklığa da adım atmış oluyor böylece. Hem işte, hem aşkta.
Robert Capa'nın en çok alıntılanan sözü, "Eğer resimlerin yeterince iyi değilse, yeterince yakın değilsin demektir", iki sevgilinin kaderlerini tayin eden söz aynı zamanda. Gerda Taro 1937de İspanya'da cephede fotoğraf çekerken bir kaza sonucu, Robert Capa ise bugünkü Vietnam'da, 1954'te henüz 40 yaşındayken mayına basarak hayatını kaybeder.
Bir de bu şarkı var, dinleyin, Taro:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.