7 Kasım 2014 Cuma

Rüzgar Altında Kıyı

Bugün bir sürü şey oldu aslında; işyerinde zaman verimli geçti, Netzwerk'te ilginç bir konuşma dinledim ve birçok şey öğrendim (dragon stones: http://en.wikipedia.org/wiki/Vishapakar), çok güzel bir kitaba başladım (Paul Auster- Brooklyn Çılgınlıkları), sevdiğim şarkılar eşliğinde uzun bir yürüyüş yaptım, hava güzel olmanın da ötesinde ilham vericiydi. Ama bunlardan hiçbirini yazmak istemiyorum.

Bugün kutsal kitabım Moby Dick'in en kısa bölümünden (bir sayfadan biraz fazla) bir alıntı alacağım buraya:

Bölüm XXIII:

RÜZGAR ALTINDA KIYI

"... Liman gemiye yardım etmek ister; liman merhametlidir; limanda esenlik, rahatlık, ocakbaşı, akşam yemeği, sıcak sıcak yorganlar, dostlar, cılız varlığımızı koruyacak her şey vardır. Ama fırtınalarda,  liman ve kara, gemi için tehlikelerin en büyüğüdür. Kıyıların açtığı kucaktan kaçmak zorundadır gemi. Omurgası karaya şöyle bir sürünse, bir uçtan bir uca zangır zangır titrer; tüm yelkenlerini açıp, var gücüyle karadan kaçmaya, onu sığınağa doğru sürükleyen rüzgarlarla cenkleşmeye bakar. Karadan uzak, kudurmuş açık denizlere kavuşmak zorundadır, çünkü tek kurtuluş, tehlikenin tam ortasına atılmaktır umutsuzca; en amansız düşmanı olan engin, onun tek dostudur.
...Bu öldüren, bu dayanılmaz gerçeği biraz olsun sezinleyebildiniz mi? Bilir misiniz ki, her derin düşünce, her özlü düşünce, insan ruhunun enginlerde yiğitçe özgür kalma çabasıdır, yerin ve göğün en azgın rüzgarları, onu, kölelerin yaşadığı kalleş kıyılara sürüklemek için sinsice elbirliği ederken, ruhun enginlerde özgür kalma çabasıdır?"

Şüphesiz ki bakmasını bilen gözlere Moby Dick'te daha pek çok dersler vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.