2 Mart 2015 Pazartesi

Deli Boran -3

Baş tarafı Deli Boran -1 ve -2'de.

...
Gökten biraz suna inmiş
Şu Antebin arasına
Ben dostumu göremedim
Ağlar amma çaresi ne

Suları da balkan gözlü
Güzelleri şirin sözlü
Merhem eylen kömür gözlü
Şu sinemin yarasına

Suları çağlayıp akar
Gözleri hep ona bakar
Mor menekşe bir hoş kokar
Şu kızların arasına

Deli Boran der de ne oldu
Ala göz kan yaşnan doldu
Korkuyorum engel girdi
Şu kızların arasına

Küpeli hatun bunu duyunca, engel lafını duyunca:
- Zaten aşıklar saprak olur dedim idi. Bu engel ne imiş diye, perdeyi kaldırdı. Boran'ın gözü gözüne ras gitti. Boran'ın aklı bokuna karışıp bayıngın düştü. Birazdan ayıktı ki, kızlar yüzüne su serpmişler.

- Bire aşık, sana ne oldu? dediler.
- Demedim miydi, kızlar, başımın tutalgası var diye? Bereket versin ki bayılmışım. Delirsem idi bu odayı başınıza dar getirirdim.
- Aşığım, bir türkü daha söyle, diye mihnet ettiler. Fakat Boran'ın, düş mü idi, hayal mı idi, ne olduğunu bilmedi, içerisine bir ateş düştü. Aldı bakalım ne dedi:

Gökyüzünde öten olsam
Yeryüzünde biten olsam
Ucu telli keten olsam
Yar başına atsa beni

Gökyüzünde turna olsam
Yeryüzünde hurma olsam
Bir çekimlik sürme olsam
Yar gözüne çekse beni

Un elediği elek olsam
Tepelediği yolak olsam
Uğru telli yelek olsam
Yar döşüne giyse beni

Kapısında inek olsam
Tu çalıp da sağsa beni
Tepek vursam südü döksem
Yumruğunan döğse beni

Nolsa deli Boran nolsa
Güzeller meydana gelse
Küpeli pehlivan olsa
Güreşsek de yıksa beni

dedi kesti. O demde kız dedi ki:
- Orospular, ben aşıklar saprak olur demedim miydi? Siktir edin de gitsin, dedi.

Boran dedi ki:
- Hatun, sen elden deve alıyordun. Ben de aşığım. Bahşişimi ver gideyim, dedi.

Bir avuç dört altın verdiler Boran'a. Boran dedi ki:
- Ben gitmeye gelmedim. Ben Küpeli hatunu yüze yüz görmeyince katiyyen gitmem, dedi.

O demde kız:
- Durdurman, siktir edin şunu, dedi.

Boran dedi ki:
- Damdıranın çölmeğini çevirirsem bu odayı başınıza dar getiririm, dedi. Ben Küpeli hatunu gelip yüze yüz görmezsem, benim burdan ölüm çıkar, dedi.

Küpeli hatun buna öfkelendi. Kalktı bunun yanına geldi.
- Yel kayadan ne anlar, daha eyi bak, dedi. Neci senin maksadın, dedi.

Boran dedi ki:
- Böyle fırsat ele geçmez, dedi.
Kızın yüzüne hacamat gibi sarıldı. Başındaki olan cariyelerin hepsi geldiler, başına toplandılar. Boran'ın kimi burnunu tuttu, kimi avurduna parmağını soktu. Zorla ayırdılar. Boran damdırayı eline aldı, kahveye doğru yürüdü. Cariyelerin akıllıcasının biri baktı ki, ablasının yüzü kapkara olmuş. Dedi ki:
- Küpeli hatun, dedi, yüzüyün biri kapkara biri apbağı... Seni görmeye gelenler bundan hile keşfederler.

- Aman kızlar, bunun çaresi ne, dedi, Küpeli. O cariye kızların akıllıcası:
- Abla bunun çaresi, öte yüzden de öptür, dedi. Boran'ı geri çağırdılar, aman Boran geri gel diye.

Boran dedi ki:
- Benim orda işim yok.

Yalvar yakar, Boran'ı geri getirdiler.

Küpeli hatun:
- Kusura bakma aşığım. Sazı bağlayana çözdürürler. Benim şu yüzümden de öp, dedi.

Boran dedi ki:
- Benim dalgam bir gelir bir gider. Sen değil, Hürü kızı olsan öpmem, dedi.

Kızlar bunun başına çoktular. Kimisi kulaklarından tuttu. Fıkara kız getirdi, Boran'ın ağzına yüzünü sürdü. Boran fırsat buldu, hacamat gibi o yüzden de yapıştı. Kızdan ayrılınca, Küpeli kimseye deme diye, buna bir avuç altın verdi. Boran ordan çıktı. Arkadaşlarının yanına geldi. Kendine elbise yaptıran ağası:
- De bakalım Boran, ordaki yaptığın işleri bir türküyle söyle.

Aldı Boran bakalım ne dedi:

Gene bolandı da yüzü havanın
Şahan gezer sulağında turnanın
Top kara perçemli güzel sevenin
Can cefa götürmez hey kara gözlüm

Güzeli sevmesin' ne bilir ahmak
Sevip sevip de cemaline bakmak
Fırsatın düşürüp yanaktan öpmek
Can cefa götürmez kız kömür gözlüm

Beni del'eyledi kaşınan gözler
Taramış zülfünü gerdana düzler
Kehribar dudak da balaban yüzler
Yüzünü yüzüme sür kömür gözlüm

Der ki Deli Boran da aslın soyusa
Belin ince ise usul boyusa
Aşığa verdiğin bahşiş buyusa
Vallahi billahi az kömür gözlüm

Kız bunu duyunca:
- Amanın kızlar, şu aşık bizi halka malamat etmesin.

Bir avuç dört altın daha götürdüler. Boran'ın içine bir ateş düştü. İsterse dünyayı verseler gözünde fiske kadar yok. Kızın yanına çıkmaya da imkan yok. kendiliğinden bir kurnazlık düşündü: Gider ben dayımı bulurum. Dayıma nişanlıyım diyerek, dayımı kandırırım. Bu kızı almaya çabalarım. Ordan şehrin içine doğru düşüne düşüne yürüdü. Baktı ki ihtiyar bir kahveci var. Varayım hem şurdan bir kahve içeyim, hem dayımı belki bilir, şurdan sorayım, dedi. Kahveye vardı.

...
(devam edecek)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.