Bu hafta sanata doyduğum, tatmin edici nadir haftalardan biri oldu doğrusu. Bu kısa not ya da haber yazısını yazmayı da dün teze iyi çalışarak hak ettim. E daha ne olsun.
Raymond Carver Amerikalı sıkı bir öykücü, yine bir öykücü olan, kasabadan, cin gibi ve yetenekli Özgür Çakır'ın bana 2013'te tanıttığı bir şahsiyet. Sağ olsun, minnettarım. West, Saroyan, Hemingway, Capote ve Salinger'dan başka hikayeci tanımaz ve yeni isimlere -Amerika'nın yeni nesline- önyargılı yaklaşırken, bu babaların yanında anabileceğim bir yazar oldu benim için Carver. Saroyan kadar olmasa da insancıl ve dokunaklı. Ama üslubu çok farklı ve şaşırtıcı. Genel olarak öykü türüne ilginç katkılar sunan bir yazar olduğunu düşünüyorum.
Durun bir dakika, Carver o kadar da insancıl olmayabilir. Bazı öykülerinden sonra midenize yumruk yemiş gibi iki büklüm kalakalıyorsunuz.Bu kitapta mideme çalışan öyküler Fil ve Kutular'dı. Uzun bir zaman etkilerinden kurtulamayacağım. Çehov'un hastalık süreci ve son günlerini konu eden Ayak İşi de müthiş bir fikir, bir o kadar da iyi bir hikayeydi. Arada sırada dönüp tekrar okumak isteyeceğiniz türden.
Son olarak bir de şu var: Enis Batur'un New York'u anlattığı Amerika Büyük Bir Şaka, Sevgili Frank, Ama Ona Ne Kadar Gülebiliriz?
kitabı ve nitelemesinden sonra iyice şüpheye düşmüştük; ama artık
Amerika'nın hiç de şakası yapılacak, gülünecek bir hali olmadığını ya da
kalmadığını Carver'ın öykülerinde açık ve seçik olarak görmemiz mümkün
:)
Öyküleri dilimize kazandıran Sabuncuoğlu'nun çevirisini de çok beğendiğimi mutlaka belirtmeliyim.
Raymond Carver
Fil
Çeviri: Ayça Sabuncuoğlu
Can Yayınları
Mart 2015
Söz etmek istediğim ikinci kitap, yine bir öykü kitabı. Şanlı kasabamızın bir diğer öykücüsü Türker Ayyıldız'ın son kitabı. Tesadüfe bakın ki Türker Ayyıldız'ı da Çakır sayesinde tanımıştım. Sağ olsun var olsun tekrar.
Türker Ayyıldız şiirle başlamış yazmaya (ya da yayımlatmaya) ama şiirle devam etmiyor artık, öykücü olarak devam etmek istiyor yayın hayatına. Bu kitaptan sonra, Ayyıldız'ın diğer öykü kitabı Vapurlara Küsmek de okuma listemde ilk sıralara yerleşti, merak ediyorum onları.
Öykülerdeki baş karakerler son derece sahici, en beğendiğim tarafları da naif olmamaları. Saroyan ve Sait Faik'in "iyilik" sınavından geçmiş karakterler; yani sınanmış; doğuştan değil de, her türlü puştluğu görüp, yaşayıp, bilip, iyi olmayı seçim olarak benimsemiş, sağlam karakterler. İşte zaten o yüzden sahiciler. Kırgın, yaralanmış ya da hatalı olduklarında da üzülmüyoruz onlar için, yargılamıyoruz, inanıyoruz onlara sadece. Nasıl olması gerekiyorsa öyle gerçekleşiyor olaylar; neyse o; ne eksik, ne fazla. Bize düşen öykünün bütüncül güzelliğini takdir etmek ve yanında yürümek.
Türker Ayyıldız
Şikeste
Yapı Kredi Yayınları
Şubat 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.